Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde 6 yıl görev yapan öğretmen Mehmet Ozan Poyraz, şu an Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Kulpak Köyü’nde üçüncü yılını geçiriyor.
Okulda 13 öğrencilik birleştirilmiş sınıf bulunduğunu belirten Poyraz, aynı kampüste 7 öğrencili bir ana sınıfının da olduğunu söylüyor.
Köy öğretmenliğini “bu mesleğin en güzel duygularını yaşama fırsatı” olarak tanımlıyor.
Mehmet Ozan Poyraz, çocukların hayatına doğrudan dokunabilmenin öğretmenlere büyük bir sorumluluk verdiğini vurguluyor.
Birleştirilmiş sınıflarda dayanışma kültürü
Farklı yaş gruplarının aynı sınıfta bulunmasının çocuklar arasında güçlü bir dayanışma yarattığını belirten Poyraz, bunun olumlu bir etki olduğunu söylüyor.
“Üçüncü sınıflar bir konuyu anlatırken, dördüncü sınıflar birinci sınıflara okuma çalışması yaptırabiliyor,”
Böylece hem öğreniyor hem öğretiyorlar. Ona göre bu durum yalnızca bilgiyi değil, sabrı, sorumluluğu ve yardımlaşmayı da öğretiyor.
Hem öğretmen, hem okul müdürü, hem de yolcu
Köy öğretmenlerinin ders anlatmaktan çok daha fazla sorumluluk üstlendiğini hatırlatan Poyraz, birçok köy okulunda öğretmenlerin “müdür yetkili” olduğunu söylüyor.
“Burada geldiğinde her şey sensin, okula sen bakacaksın,” sözleriyle bu yükü anlatıyor.
Poyraz, devletin sağladığı ödenek ve yardımların bu süreçte işlerini kolaylaştırdığını belirtiyor.
Her gün 75 kilometre yol yaptığını belirterek, bu mesleğin fedakârlık gerektirdiğini, ama sevgiyle yapıldığında kendisine yük olmadığını ifade ediyor.
“Gözlerindeki saflık müthiş bir duygu”
Aynı okulda görev yapan ana sınıfı öğretmeni Seda Devecioğlu ise öğrencilerine bakarken kendi çocuğunu gördüğünü söylüyor.
7 öğrencisi olduğunu belirterek, “Gözlerindeki temizlik, saflık, iyi niyet… Gerçekten müthiş bir duygu,” sözleriyle çocuklara olan sevgisini dile getiriyor.
Köy okullarında öğrencilerin öğretmene bağlılığının büyük şehirlere göre daha yüksek olduğunu ifade ediyor.
Devecioğlu, bu bağ sayesinde tüm zorlukların kendileri için bir anda kaybolduğunu belirtiyor.
Köyün havası, şehrin avantajlarının önüne geçiyor
Devecioğlu, köy yaşamının öğretmenler için de iyileştirici bir yönü olduğunu söylüyor.
“İnanın buranın havası, sakinliği bana daha iyi geliyor,” diyerek şehir kalabalığının kendisi için artık yorucu olduğunu söylüyor.
Her gün yaptığı yolun bile öğrencilerinin gülüşüyle unuttuğunu ifade ediyor.
“Öğrencilerin yüzündeki ifade o yolu tamamen unutturuyor,” diyerek öğrencilerinin kendisi için ne anlam ifade ettiğini belirtiyor.
Öğretmenler günü bir aile şenliği gibi
Köy okullarında Öğretmenler Günü’nün farklı bir anlamı olduğunu belirten Devecioğlu, pahalı hediyeler yerine samimiyetin ağır bastığını söylüyor.
“O kadar samimi, içten, emekle getirilmiş şeyler var ki,” diyerek başta yiyecek, yoğurt, kahvaltı hazırlıkları gibi hediyeleri örnek veriyor.
Bu özel günün köyde “bir okuldan çok bir ailenin içinde” kutlandığını ifade ediyor.
Seda Devecioğlu, köy halkının öğretmenlere gösterdiği ilginin manevi değerinin kelimelerle anlatılamayacağını ifade ediyor.
“Çocukların hayatına dokunmak hepimiz için kıymetli”
Poyraz, öğretmenliğin büyük bir vicdani sorumluluk olduğuna dikkat çekerek, “Bu sorumluluk içinde hareket eden tüm öğretmen arkadaşlarımın Öğretmenler Günü’nü kutlarım,” diyor.
Devecioğlu ise öğretmenliğin etkisinin sadece okulda değil, çocukların geleceğinde de hissedildiğini vurguluyor.
“Çocukların hayatına dokunmak hepimiz için ayrı ayrı kıymetli,” diyerek tüm öğretmenlerin hayatında güzel izler bırakmasını temenni ediyor.
Kaynak : TRT Haber
